20 Mayıs 2015 Çarşamba

Feyzullah BUDAK BAYRAK-VATAN

Pek çok kişi “Bayrak, millet demektir” şeklinde de düşünüyor olabilir ama ben bu kanaatte değilim. Benim formülüm “BAYRAK=VATAN” şeklindedir. Bunun böyle olduğunu dünyada en iyi anlaması gereken millet ise ancak Türk Milleti’dir. Çünkü bugün Türk Milleti’nin birden çok bayrağı var. Her vatan için ayrı bir bayrak; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan. Bu 7 bağımsız Türk Devletinin 7 bayrağına, bunun 2 katı kadar özerk Türk Devletlerinin (Tataristan, Çuvaşistan, Başkurdistan, Altay, Tuva, Hakas, Dağıstan vb.) ve onlara dahi işgal altında olan (Kırım, Gagauzeli, Doğu Türkistan, Kerkük- Musul vb.) bazı Türk yurtlarının bayraklarını ekleyebilirsiniz.

Bunun böyle olduğunu bildiğiniz zaman Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanlığı alanında Türk Bayrağını gönderden indirenlerin bu cesareti nereden aldığını anlamanız kolaylaşır. Çünkü Türkiye’de devleti yöneten irade artık vatanın bazı bölümlerinden vazgeçtiği izlenimi veriyor ve dolayısıyla bu izlenimin yoğunlaştığı yerlerde ve zamanlarda Türk Bayrağı’na el uzatılması kolaylaşıyor. Özgür bir ülkenin iki şehrini birbirine bağlayan karayolunu 2 hafta süre ile kapatarak kimlik kontrolü yapmak suretiyle orada bir hakimiyet tesis edenlerin bu cesareti ve bu çılgın eylemin devlet tarafından günler boyu çaresizce seyredilmesi başka nasıl açıklanabilir?

Meramımızı izaha çalışırken gerçi “Türkiye’de devleti yöneten irade artık vatanın bazı bölümlerinden vazgeçtiği izlenimi veriyor” dedik ama aslında mesele “izlenim vermekten” daha kesin bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. AKP iktidarının milli meselelere yaklaşımı yavaş yavaş işi bu acı noktaya kadar getirdi. Bu vesileyle AKP iktidarının ilk yıllarında yaşanan bir dramı yeniden gündeme getirmek ve böylelikle vatan toprağında Türk bayrağı’nı alaşağı etme noktasına gelinmesinin nerelerden başladığına bir kez daha dikkat çekmek istiyorum.

Topraklarımız işgal ediliyor

Ege Denizi’nin kuzeyindeki adalar Fatih Sultan Mehmet döneminde (1451-1481), güneyindeki adalar ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) Türk egemenliğine girmiş ve bu adalar 5 asra yakın bir süreyle tartışmasız şekilde Türk egemenliği altında kalmıştır. Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve Kurtuluş Savaşı’nın tamamlanmasından sonra yapılan Lozan Barış Antlaşması’nın 12. Maddesi ile bu adalardan 9’u Yunanistan’a ve 12 Adalar olarak anılan adalar ile Rodos ve Meis Adaları da İtalya’ya bırakılmış, antlaşma metninde Yunanistan’a ve İtalya’ya bırakılan adaların adları tek tek sayılmıştır. (2. Dünya Savaşı’ndan sonra 10 Şubat 1947 tarihinde imzalanan Paris Barış Antlaşması’na göre İtalya 12 Ada ile Rodos ve Meis adasının egemenliğini Yunanistan’a devretmiştir) Lozan Barış Antlaşmasının 12. Maddesinde Yunanistan’a ve İtalya’ya bırakıldığı adları sayılmak suretiyle belirlenen adalar arasında Aydın Söke Akköy bölgesinin 9 deniz mili batısında bulunan Eşek Adası ile Didim’in 5.9 deniz mili güney batısında bulunan Bulamaç adalarının adları geçmemektedir.

Allah bu ülkenin TÜRKLÜĞE ya da İSLAMA (yani bunlardan sadece birisine bile) mensup insanlarına izan versin. Eğer o izan nasip olursa, ondan sonraki her şey kolay olur.
Dolayısıyla bu iki ada Türkiye Cumhuriyeti’ne bırakılmıştır. 2. Dünya Savaşı döneminde 12 Adalar önce Almanlar tarafından işgal edilmiş, Almanların adaları terk etmesinden sonra ise İngilizler tarafından işgal edilmiştir. 12 Adalar bölgesini işgal altında bulunduran İngiltere’nin 1943’te çizmiş olduğu (İngiltere’nin ve Türkiye’nin askeri arşivlerinde birer kopyası bulunan) haritada 12 Adalar mor renkli kalemle çizilmek ve sınırları da kırmızı çizgi ile diğerlerinden ayrılmak suretiyle belirtilmiş, bunların dışında kalan ve Aydın Söke Akköy bölgesinin 9 deniz mili batısında bulunan Eşek Adası (Yunancadaki adı Agathonisi) ile Didim’in 5.9 deniz mili güney batısında bulunan Bulamaç adalarının (Yunancadaki adı Gaidoro) Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği altında olduğu bir kere daha tescillenmiştir. Akköy ve Didim halkı AKP iktidarından önceki dönemlerde Bulamaç ve Eşek adalarına sandallarla giderek bu adalarda piknik yaptıklarını ve denize girdiklerini anlatıyor.

Bunu anlatan insanlar halen sağ ve o bölgede yaşıyorlar. Ancak Türkiye’de AKP iktidarının başlamasından sonra Yunanistan önce bu adalara bazı turistik seferler düzenliyor. Türkiye’den ses çıkmadığı görülünce bu adalarda derme çatma kulübelerle sivil iskanlar oluşturuluyor. Yine bir tepki görmeyince bu derme çatma kulübeler kalıcı villalara dönüştürülüyor ve adalara bazı askeri tesislerle sonunda birer kilise inşa ediliyor. 5 asırlık vatan toprağı olan bu 2 adanın resmen işgal edilmesi sürecinde her nasıl oluyorsa (artık siyasi irade orduya baskı mı yapıyor ya da ordu siyasi iradenin siyaset tercihini görerek resen tavırsız mı kalıyor) Türkiye’den hiçbir ses çıkmıyor ve 2002 yılına kadar Akköylü ve Didimli yurttaşlarımızın sandallarla giderek piknik yaptığı Bulamaç ve Eşek adaları birer Yunan adası haline geliyor ve bugün Türkiye’den oraya sandallarla gidenlerden pasaport isteniyor.

2011 Genel Seçimlerinde DP Genel Başkanı Sayın Namık Kemal Zeybek bu acı gerçeği Türkiye’ye duyurmak için Didim’de bir miting yaptı. Ama bu mitingin yapıldığı gün boyunca hiç bir büyük TV kanalı bu mitingi haber olarak bile vermezken, anlı şanlı TV kanallarımız ekranlarını dikine 3 parçaya bölerek her birinde Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin sadece ve sadece bir birlerine hakaretler yağdırdığı mitingleri saatler boyu verdiler. Şimdi bu bilgilerden sonra hâlâ Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanlığı alanındaki Türk Bayrağının alaşağı edilmesine şaşıyor musunuz?

Hiç Şaşmayın! Türk Devletini yöneten iradenin Türklük kavramını bunca aşağılamasından ve oy uğruna vatan toprağından bile taviz verileceğinin bunca ilanından sonra bu zulmü yaşamamız mukadderdi! Allah bu ülkenin TÜRKLÜĞE ya da İSLAM’A (yani bunlardan sadece birisine bile) mensup insanlarına izan versin. Eğer o izan nasip olursa, ondan sonraki her şey kolay olur.

Feyzullah BUDAK



®Fatih ÇALTI Stratejik Danışman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder