4 Ağustos 2016 Perşembe

GİTMEK Mİ, KAÇMAK MI?



İnsan yaşamın her anında gider aslında.
Anne karnından dünyaya gidişle başlayan yolculuk ömür süresince devam eder ve kabre gidişle son bulur.

Ama hep programıdır gidişler. Mesela doğum sonrası ben vazgeçtim geri döneceğim annemin karnına deme şansı yoktur hiç kimsenin tıpkı ben kabirden sıkıldım dünyaya döneceğim deme şansı olmadığı gibi.

Yaşam süresince de programı devam eder gidişlerin. Örneğin günler önce hazırlanır valizleri bir yolculuğa çıkmadan. Son defa dolaşılır ev açık bir yer kalmasın diye. Kapı dahi bir kaç adım uzaklaşınca dönülüp son kontrole tabi tutulur.

Evlilik hazırlıkları bayram sevincine geçer meselâ. Tatlı bir telaşe ile her yapılan işin defalarca kontrolü vardır. Çünkü bilinir atlanılan her basit detay "ayrıntı detaylarda gizlidir"  mantığı gereği telafisi mümkün olmayan sorunların sebebi olacaktır.
Düşünün düğüne davet edilmesi unutulan yakın bir dosta bunun izahı hangi cümle ile yapılabilir ki?

Yaşama dair örnekler istenildiği kadar arttırılabilir bu konuda.
Ama konunun ana teması çıkmadan yola önce program yapıp hazırlıkta bulunmak, sonra ardında düşünüp huzurunu bozacak her soru işaretini ortadan kaldırmak gereksinimidir.
Yoksa gidişler zorunlu dönüşleri kaçınılmaz kılar.

Birde kaçışlar vardır hayatın süresince yaşanılan.
Bazen aileden,bazen eşten,bazen kendinden.
Sorunlarla mücadele etmek,ortadan kaldırıcı adımlar atıp çözmek yerine kaçmayı tercih eder insan.
Bu geçici psikolojik rahatlık sağlamış gibi gözüksede ardında kırgınlık,üzüntü,bir sürü belki ve bir o kadar keşkeye mahkum eder insanı.

Unutmamalıdır ki insan herşeyden kaçabilir ama aklı ve vicdanı hep onunla beraberdir.
Alacağı kararların sonuçları sadece karar sahibini bağlar. Vebali ,günahıda, sevabı mükafatıda sadece onun sorumluluğundadır.

Özellikle bugün aldığım kararın yarın pişmanlığını yaşar mıyım,  kararım doğru mu,yanlış mı soruları mutlaka sorulmalı vicdan tarafından akıla.
Çünkü bir çok gidişin dönüşü imkansızsa olabiliyor.

İş bu sebeptendir ki hayat terzi misali kırk defa ölçüp bir dafa biçmeyi zorunlu kılıyor insana.
Ölümlü bir hayatı ölümsüz edasıyla yaşadığımız dünyada neleri ötelediğini,nelerden gidip,nelerden kaçtığını çok iyi hesaplamalı insan.
Yoksa yarın geç hemde çok geç olabilir.

Keşkelerden uzak,huzur dolu bir yaşam ve vicdan hakiminizin son nefesinize kadar adaletle hükümler vermesini  diliyorum.

Okuyucuya saygılarımla

Fatih ÇALTI
Türkiye Milliyetçiler Birliği Vakfı
Genel Başkan Yardımcısı



Posted via Blogaway


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder